Güney Amerika

Amazon ormanlarında 10 gün hayatta kalan 17 yaşındaki kazazede Juliane Koepcke

17 Yaşındaki Juliane Koepcke, 1971’de Havacılık Tarihindeki En Ölümcül Yıldırım Çarpmasından canlı kurtulmayı başarmıştı.

1971 Noel Arifesinde, Juliane ve annesi, 99 yolcu kapasiteli bir LANSA Flight 50 uçağıyla Peru’da Pucallpa yakınlarındaki bir araştırma tesisi olan Panguana’ya gidiyordu. Tahmini inişten on beş dakika önce tabiat ananın Juliane’nın tatil planından farklı bir planı olduğu ortaya çıktı. Uçağı kalın bir kara bulut örtüsü kaplayarak tüm görüş mesafesini sıfıra indirdi. Sonra bam! Hızla, bir şimşek sadece gökyüzünü aydınlatmakla kalmadı, aynı zamanda uçağın birdenbire burnunu yere çevirip dalışa geçmesine sebep oldu.

Peru-Pucallpa

Juliane çarpmayı, her yolcunun korkusunun sesini ve ağırlığını ve “artık her şey bitti” diyen annesinin sakinliğini hatırlıyordu. Juliane, Amazon yağmur ormanlarının çamurlu zemininde tek başına uyandığında kazanın ardından gelen sessizliği hâlâ hatırladığını söyleyecekti. Juliane gözlerini açtığında içecek ikram eden uçuş görevlisi, gelişlerini bildiren pilot ve tek bir kişiyi bile göremedi. Hissettiği kafa karışıklığı, beyin sarsıntısından kaynaklanıyordu ayrıca köprücük kemiği çarpma nedeniyle kırılmıştı. Juliane şöyle yazdı: “Ertesi sabaha kadar günün geri kalanında ve bütün gece orada neredeyse bir embriyo gibi yattım.” Güneş doğduktan sonra, annesini aramaya koyuldu. Sanki Juliane’in ailesi, hayatlarını 17 yaşındaki çocuğu bu ana hazırlamakla geçirmiş gibiydi. Annesi Maria, tropikal kuşların araştırılmasında uzmanlaşmış bir bilim adamıydı. Babası Hans-Wilhelm Koepcke ünlü bir zoologdu. İkisinden aldığı eğitim Juliane’e böylesine acımasız bir ortamda hayatta kalması için büyük bir avantaj sağlayacaktı. Juliane, annesinin ona öğrettiği bir akbaba türünü fark edene kadar hem su kütlelerini hem de kendi kendine yaptığı yoğun yolları aştı. Kuşlar ormanın bir bölümünde ürkütücü bir şekilde dönüyorlardı. Bu kuşların ölümü tespit etmede uzmanlaştığına dair ürkütücü bilgiyle, işaretli konumlarına yaklaştıkça iyimserliğini korumaya çalıştı.

Ardından gelen görüntü kalıcı olarak hafızasına kazınmıştı. Hala koltuklarına bağlı olan ve kazada kendisi kadar şanslı olmayan üç yolcu gördü. Bu kayıplar, Juliane’in bildiği kadarıyla ilk kayıplardı. Korkunç keşfe rağmen Juliane, kurtarma mücadelesinden vazgeçmedi. Sadece bedeni değil, zihni de pes etmeye başlamadan önce 10 gün boyunca Amazon’da gezindi. Onuncu günde, takip ettiği nehir yatağının hemen yanında küçük bir kulübe buldu. Kulübe o an kendisine 5 yıldızlı bir otel gibi görünmüştü. İçeri girdi ve bir şişe benzin buldu. Hızla büyük omuz yırtığına döktü ve sonraki anlarını yarasındaki kurtçukları temizlemekle geçirdi. Son derece bitkin ve günlerdir yürüdüğünden daha güvende hissederek geceyi orada geçirmeye karar verdi. Juliane ertesi gün onu ürküten insan sesleriyle uyandı. Sığınağın dışına çıkmayı ve yakınlardaki Perulu balıkçıya ulaşmayı başardı. İspanyolcasını kullanarak, LANSA uçuş 508 uçak kazasından sağ kurtulan biri olduğunu iletebildi. Juliane sonunda bu sözleri mırıldanan tek kişinin, hayatta kalan tek kişinin kendisi olacağını öğrenecekti.

Juliane’in ebeveynleri Maria ve Hans-Wilhelm Koepcke, 1960 yılında Lima’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde. (Fotoğraf: Juliane Dillar, New York Times)